Pisidya Tarihi

Για την Ελληνική έκδοση του κειμένου πατήστε εδώ:

BÖLGE

Pisidia, Anadolu’nun önemli ve tarihi bölgelerinden bir tanesidir ve sıra sıra oluşan dağlardan Toros Dağlarının üzerindedir. Bir dağlık alanda bulunuyordu, bölgenin coğrafi sınırları daha kesin olarak kesinleşmemişti. Çünkü nüfusta devamlı yükselip alçalma ve ülkeyi yaralayan savaşlardan dolayı sınırlarda zamanla değişiklikler oldu.

Pisidia başlangıçta orta merkez kısma ve güney Anadolu’ya kadar uzanıyordu. Sınırları şu şekildeydi, kuzey kısmında Frigya, doğu kısmında İsaura, güney kısmında Pamfilya, batı kısmında da Karia bölgeleri bulunuyordu.

Şua an ki sınırları ise, kuzey-batıda Burdur, doğunda Konya’nın bazı bölgeleri, batıda Yeşilova ve Tefeni, güneyde ise Antalya bulunuyor. Bölgenin üç nehri boz çay, aksu çayı ve köprü çayıdır. Bölgenin üç gölü ise Burdur gölü, Eğirdir gölü ve Beyşehir gölüdür.

Pisidia’yı Anadolu’nun en verimli bölgelerine kurdular. Zengin filizlenme ve bolluk, bölgelerinin diğer halklar tarafından istenmesine sebep oldu. Bu nedenle topraklarında silahlı çatışmalar hiç bitmedi.

TARİH ÖNCESİ YILLAR

Tarihi kaynaklardan öğreniyoruz ki Pisidia’nın geçmişi yüzyılların derinliğinde kayboluyor. Uzun geleneksel kültürleri ve zengin tarihi bir kez daha gösterdi ki düşman topraklarda, geçit vermez bölgelerde hala yunan kabileleri -nüfusu- devamlılık gösterdi.

Homeros yıllarında, bilinen Pisidia atası Solimi idi. ( Solimos: Dia’nın ve Haldi’nin oğlu.) Likia’nın sakinleri efsanevi kahraman olan Vellerefonti ile karşı karşıya geldiler. Büyük başarılarından biri, birinin tahrip etmeyi üzerine almasıydı. Pisidialılar Vellerefonti’ye gerçekten kul oldular ve onu bir süre sonra ilah olarak gördüler.

Tarih öncesi dönemde araştırmacılar yineliyorlar ki Pisidia’nın köklerinde, atalarında eski yerli Yunanlılar vardı, bunlar Kares, Leleges ve Pelasgilerdi.

Karesler, (Kar: Karias kahramanın soyadı.) Homerostandılar ve Truva’nın müttefikiydiler.

Lelegesler, (Leleks: Lakoniasın efsanevi kralı.)Homeros’ta görülüyorlar, efsanevi Girit kralının egemenliği altındaydılar.

Pelasgiler, ( Pelasgos: Arka’nı efsanevi soy koruyucusu.) Homeros’a göre denizci bir milletti, Truvalılar ile komşu oldular. Anadolu’nun nüfus gelişiminde ve İyonya’nın belirli sahillerine yönelik, araştırmacıların iki hakim görüşü vardı. Bu da önceden o bölgeye yerleşen kabilelerle ilgiliyi.

Bu kabileler şunlardı; ( Değişik ırk ve gruplardan oluşuyorlardı, bunların içlerinde eski Yunanlılar da vardı.)

a) Aryenliler: Hindistan’dan başlayarak gelmeleri Anadolu’ya kadar uzandı ve sahil topraklarına yerleştiler.

b) Asyalılar: Hareket noktaları Kafkas Dağlarının çevre bölgeleriydi. Anadolu’ya ulaştıkları kadar İskandinav ülkelerine de ulaştılar. Yeterince geliştiler ve aynı isimde olan Asya kıtası, adını onlardan birinden aldı

Bu görüşlerden herhangi biri gerçekliğe çok yakın olsa da, arkeolojik ve dil araştırmaları da gösteriyor ki tartışılmaz bir şekilde Pisidia’nın sonradan olan yerlerinin kökleri eski Yunanlılar oluşturuyordu. Tarihçiler, arkeologlar, antropologlar (insan bilimcisi) bize tarih öncesi Yunan halkı için bazı bilgiler veriyorlar.

3 bin yılının başında bir yunan kabilesi olan Hatti ( Leleges), Anadolu’nun bir parçası olan NA’dan içeri giriyor ve büyük kültürel gelişmeyi vurgulayarak bölgenin merkezi hükümetini topluyor. Devletinin başkenti ile yani Hattusa ile (şimdi ki Boğazköy) aynı isimde olan halk giderek hakimiyetini güçlendiriyor.

3 bin yılının ilk yarısında başka bir eski Yunan kabilesi Luites lerdi (Kares). Bölgede görülmüşlerdi.

3 bin yılının ikinci yarısında ise Hatte ler Hint-Avrupa kabilesiydiler. Bölgedeki önemli uygarlığı geliştirmek için yerleştiler. Hatte ler uğraştıkları beceriler ile tanındılar. Bu beceriler savaş, demircilik ve çivi yazısı kullanımıydı. Müttefikleri Lukiler, Sardanalar ve Sagalassalılardı ve onlara egemenliklerini güçlendirmek için yardım ettiler. Krallığın merkezi bir şehrin federasyonu olan Arzawa yı oluşturdu. M. Ö. 13. Yüzyıl da düşüşlerinin ardından Aheon’un büyüyüp geliştiği yer oldu. (Aheos: Ksuthu’un ve Kreusas’ın oğlu, İona’nın kardeşi.) Bu düşüe iç bozukluklar ve daha çok Aheos’la olan çatışmalar sebep oldu.

2 bin yıllarının sonlarında Dorlar gözüktü. ( Doros: Ellina ile Orsiidos’un oğlu.) Yunan ulusu olan dört kabileden biridir. Rodos’tan akın ederek Anadolu’nun güney batı sahiline yerleştiler. Orada İyonlar ile ilişki kurdular. (İyon: Ksuthu’nu ve Kreusa’nı oğlu, Ellina’nın torunu.) Bu İyonlar dört Yunan kabilesinden ikincisiydi. Onlar zaten M. Ö. 11. Yüzyılın ortalarından beri Anadolu’nun kıyı sahillerinde bulunuyordu. İçinden geçilmesi gereken aksu çayından ve köprü çayından geçerek ülke içine doğru geçtiler. Zamanla yerli halkla kültürel, Dinsel ve ırksal düzeyde birbiriyle karıştılar.

Pisidia bu karışıklıkların gerçekleştiği bölgelerden biriydi. Ionikos, Dorikos ve yerli eski Yunan hükümeti, toprakları bir araya getirdiler, manevi yönden yüksek ve ticari bir ülkeye oturdular. Özelikle daha çok Doriko yaşam tarzından etkilendiler, bu da daha sonra savaş güçlerini geliştirmelerine neden oldu.

M. Ö. 6. Yüzyıl da Pers İmparatorluğu (İranlılar) Anadolu’nun birçok yerini işgal ediyordu. Pisidia tanıklarından da gözüktüğü gibi fazlasıyla savaşçı millettiler, fanatik düşmanları vardı, Persliler devamlı sorun oluşturuyordu. Güçleri ve mücadelecilikleri sebebiyle Pers kralları onlara boyun eğdirmeyi başaramayınca, onları özerk bıraktı.

BÜYÜK İSKENDER DÖNEMİ

İskender döneminde, Pisidialılar kahramanca savunma uğraşmalarına bu sefer Büyük İskender’in askerlerinin karşısında devam ettiler. Yayılma yönlerinden sonra topraklarının içinde onları işgal etti. Fasilitesler, Termisesler, Selgisler, Sagalassiler İskender’e karşı ilk toprak tümseğiyle atak yaptılar, çünkü Pisidia’da bu durumun son bulmasını istiyorlardı. Çatışmanın sonucu yerliler için olumsuz oldu. Birbirini izleyen savaşlarla, şehrin geleneklerinin barış antlaşmalarıyla, Büyük İskender bölgeyi boyun eğdirmeyi başardı ve Asya’nın derinliklerine ilerledi.

Pisidialılar ve çevre bölgedekiler kendilerini İskender’in egemenliği altında buldular. Buna rağmen özerkliklerini alabilmek için hep uğraştılar. Tiptik bir örnek olan İsavria –İsaura- General Perdikka’nın işgali altına girmemek için fedakarlık sayıklayan, kendi halkı olan İsauralılardan büsbütün yandı.

HELLENİSTİK DÖNEM

Hellenistik dönemde, Pisidia Makedonya krallarının gözünden hiç düşmedi. Büyük İskender’in yerini alan kişilerin –haleflerinin- dönemin de, kendi aralarında etkili bölgeler için savaşarak imparatorluğu paramparça ettiler. Alketas Pisidia yönetimini üzerine almıştı. Alketas Perdikka’nın kardeşiydi ve aynı zamanda rakibiydi. Bir diğer Makedon komutanı 1. Antigonos Monofthalmos du.

Pisidia apaçık çatışmanın ortasında kaldı, bu çatışmanın sonucu Antigon’un zaferi ve Alketa’nın teslim olmamak için intiharıyla sonuçlandı. Antigon hanedanlığından sonra Pisidia Silifkeliler tarafından yönetildi. Silifkeli 1. Nikator Antio’nun babasının şerefine kurmuş olduğu 60 şehrin adını Antiohia olarak koydu. Pisidia’nın içindeki Antiohia onlardan biriydi. Daha sonra ki halef 3. Antiohos Megas’tı. Gücünü korumakla yükümlü olan bu halef Pisidia’yı savunmasız bıraktı ve Keltler, Galyalılar, Almanyalılar Pisidia’yı kuşattı.

Silifkeliler mağlup olduklarında Pisidia barbar kabilelerine vergi bağımlısı oldu. Ardından iktidarı Bergama Kralı 1. Attalos alıyor, bu kral Anadolu’nun şehirlerini barbarların egemenliğinden kurtarmayı başarıyor. Bu nedenle ona Sotir –kurtarıcı- lakabını takıyorla.

Silifkeliler sonra bölgenin yine hakimiyetini alıyorlar. 3. Antios yönetimi kuzeni olan Aheo’ya bağışlıyor. Aheos güç arzuladığı için arkadan bir sürü işlerle iktidarı karıştırarak Anadolu’nun şerirlerinin arasında iç savaş çıkmasına neden oldu. Büyük hırsı ve kendini kral olarak ilan etmesinin sonucu olarak yürütülecek ve devralınacak yeni iktidarın yasal halefi 3. Antiohos oldu.

ROMA DÖNEMİ

Roma döneminde, Pisidia zirvesini yaşadı. Özerkliklerini muhafaza ettiler ve çoğu yerde yeniden doğuş görüldü. Romalılar etkileriyle, alakalarıyla Anadolu’ya yayılıyorlar. Pisidia’yı fethederek 3. Antioho’yu yeniyorlar ve Pisidia’yı Bergama kralı 2. Evmeni’ye devrediyorlar.

Galyalıların zamanında, onlar bölgeye sonuç vermeyen akınlar gerçekleştirdiler, çünkü 2. Evremis onları uzaklaştırmayı başardı. Çoğu Romalı ve Pisidialılar için daha sona ki en büyük tehdit, o zamanın Pontus kralı 6. Mithpidatis Evpator’du. Hellenistik tarzına göre büyümüştü, Romalıları Pontus’tan göndermek istedi. Pisidia’yı Roma halifesi olmadan kendine bağlamayı başaramadı, konsül Levkios Kornilios Sillas galip geldi.

Daha sonra ki tüm Romalı komutanlar, Roma düzenine bağlı olarak kısmen de olsa özerkliği korumaya çalıştılar, ama yine de Pisidia’nın zengin topraklarında gözleri vardı. Onu geçit olarak kullanmalarıyla önemli Antiohiayla geniş bölgede hakim olmayı başararak yeterince koloniler kurdular. Bu komutanlardan biri aynı çıkarla eyleme geçse de, her seferinde başka bir şekilde topraklarını bölüyordu, anlaşıldığı üzere sabit bir yönetim yoktu.

İnkar edilemez ki o dönemin sakinleri yeterince zenginliğe uğraştıkları ticaretle, dericilikle, bağlıkçılıkla, orman işletmeciliğiyle sahip oldular. Ekonomi de olduğu kadar bayındırlık işleri sayesinde de kuvvetli bir Pisidia oluşturdular.

BİZANS DÖNEMİ

Bizans döneminde, Pisidia yabancı halkların ilgisini çekmeye devam etti. Onu kendilerine katmayı ve zenginliklerini istediler ama Pisidia Konstantinipoli’den –İstanbul’dan- olan düşman baskınlarına karşı açtığı toprak tümseğiyle sert bir şekilde mücadele etti.

Paralel olarak kültürle ve kültürel ilerlemeyle, ilerleme ibadet hayatına katılıyor. Hatta Roma’nın son dönemlerine kadar bile din inancı çok Tanrılıydı. ( Olimpos dağı Tanrıları, Doğu’nun Tanrıları, Romalıların Tanrıları.) milattan sonra 32’de Apostolos Pavlos Pisidia’ya varıyor ve hristiyanlığı haber vererek anlatıyor, böylece durum değişiyor. Pisidialılar zamanla yeni dini kabul ettiler ve milattan sonra 64’te Antiohia’nın Pisidia’sı hristiyanlık inancının merkezi oluyor.

Bizans imparatorluğu yayılıyorken geniş bölgenin yönetim politikası değiştiriliyor. Özellikle milattan sonra 4. Yüzyılda Megas Konstantinos ilk defa imparatorluğu bölmeye kalkışıyor. Doğu ( orada Galya- İllirya Yöresi- İtalya-Afrika var) ve batı şeklinde ( Doğu ve İllirya yöresi var) , İllirya yöresi sınır çizgisiydi. (Pannoia’dan Tirebolu’ya kadar.)

Halif M. Theodosios dönemin de, Gotlar Anadolu’ya akın yapmaya çalışıyorlar ve Pisidia’ya giriş yapıyorlar. Böylece yerli kültürü ve dini adetleri kabul ettiler. M. Teodosios imparatorluğun nihai bölünmesine devam etti. Bu bölünme önceki halif M. Konstantinos’un planına dayalıydı. Doğu ve batı devleti olarak bölünmesinden sonra imparatorlukta 29 küçük idari bölge bölünmeleri tımar arazisi şeklinde olmuştu. Tımar arazi özelliği olduğu kadar askeri özelliği de vardı. (Tımar arazisi: Osmanlılarda kamu arazisi, yönetimi sipahilere verilen verimli toprak.)

Pisidia başta Kivirialıların tımar arazisine aitti ve daha sonra yeni bölünme oldu. Doğu tımar arazi bölgesine geçerek burada kahramanlığını ve vatanseverliğini fark etti, çünkü var olmaya devam eden düşman hücumlarına karşı direndi. Geniş bölgeye hücum eden düşman dalgası Hunlar, Persler ve Araplardı.

TÜRKLERİN İŞGALİ

Bu düşmanlardan sadece Persler Pisidia’yı işgal etmeyi başardı, daha sonra 11. Yüzyılda ise Selçuklu Türkleri işgal etti. Sonuncuları bölünmüş yönetimleriyle Pisidia’yı kendilerine dahil ediyorlar. İlk yönetim Konya veya Karaman devleti ve daha sonra ki yönetim de Rum saltanatlığıydı. Pisidialılar dokunulmamış kültürlerini koruyarak fetheden Selçuklu Türkleriyle başarılı ticari ilişkiler kurmayı başardılar, daha çok halı dokumacılık işinde ilişki kurdular.

Milattan sonra 1116’da Bizans Kralı 1. Aleksios onlarla savaşarak Anadolu’yu ve Pisidia da dahil olmak üzere onları Selçuklulardan kurtarıyor.

14. Yüzyıl da Türkmenler, Tibet’ten Anadolu’ya akın düzenlediler, Emirat to Haamit Pisidia’yı kendilerine dahil ediyor. Devamında Oğuzlar veya Osmanlılar (Osman: Oğuzların başı.) istila ettikleri Pisidia’yı güçten düşürüyorlar.

15. Yüzyıl da Moğollar, fatih Tamerlanos Anadolu’ya ve Pisidia’ya saldırarak giriş yapıyor. Anadolu’nun Helenizmi bir sert darbe ile daha karşılaşıyor, o da Konstantinipoli’nin 1953’te Osmanlılara geçmesiydi. Buna bağlı olarak uzun bir kölelik dönemi başlıyor. Osmanlı askerlerinin gözü Pisidia’nın yaklaşılması zor toprak biçiminden dolayı orada değildi, bu da oranın Yunan kimliklerini korumalarına yardımcı oldu.

20. YÜZYIL

Yeni dönemde, Pisidia ve Anadolu Osmanlılın egemenliği altında bulunmaya devam ettiler, Konya Vilayetinin yönetimindeydiler. Çoğu Yunan bölge sakinleri Isparta’ya göç ettiler ve önemli derecede geliştiler. Bölge sakinlerinin bu eylemleri önemliydi, çünkü bölgeler bireysel olarak işleri sebebiyle ayrıldılar. Özellikle Isparta’nı halı dokumacılığından, Eğirdir’in ticaretinden, Burdur’un gül yağı ve un fabrikalarından, Ada’nın sanayisinden bahsedilebilir.

Osmanlılar bölgede ki Helenizm’in kökünü kazımak için her türlü yola başvurdu. Çoğu Pisidialılar Osmanlı yasasının karışık ağına takılarak kaybettiler. Kaybetme sebepleri şunlardı; 1908’de zorunlu askere gitme, 1914’te seferberlik (halkın yardıma çağrılması), 1921’de 15 yaşından büyük olan erkeklerin Asya’nın derinliklerine sürgünü, 1922’ göç ettirmede zirve yaşanması, Anadolu Pisidia’sının sonuna yön verdi.

Pisidialılar Yunanistan’a geldi, Attiki bölgesinde Yeni Pisidia’ya yerleştiler. –şimdiki Nea İonia- ilk zorluklara rağmen Bölgenin kültürel gelişmesini güçlendiriyorlar.

Şimdilerde Yunanistan’da yeterince göçmen Pisidialılar dernekleri bulunuyor. Kültürel olarak aktifler. Yerel gazete çıkarıyorlar, tiyatro ve müzik etkinliklerinde bulunuyorlar, eğitim yarışmaları düzenliyorlar vb. faaliyetlerde bulunuyorlar. Onların olağanüstü çabalarıyla, onlar tarihlerini ve gelmiş oldukları uzun köklerini hafızalarında koruyorlar.

Yazar: Aleksia Koukoula, filolog – Atina Üniversitesi mezunu

KAYNAKLAR:

Εγκυκλοπαίδεια «Σύγχρονη Διδακτική», Μυθολογικό και ομηρικό λεξικό, εκδόσεις Αγγελάκη- Γεωργιάδη- Ντούζγου

Εγκυκλοπαίδεια «Πάπυρος Λαρούς Μπριτάνικα», εκδόσεις Πάπυρος

Λαοί και φυλαί της Μικράς Ασίας, Σκαλιέρη Γεωργίου, εκδόσεις Πελασγός

Εφημερίδα «Καθημερινή», άρθρο «Αφιέρωμα-ποια είναι η Πισιδία», Βάσος Βογιατζόγλου

Η Πισιδία της Μ. Ασίας, Βάσος Βογιατζόγλου, έκδοση Ένωσης Σπάρτης Νέας Ιωνίας, Αθήνα 1978

Ιστορία του Πόντου Περικής Ροδάκης, εκδόσεις Γόρδιος